Let's Play A Game



Share
 

 Let's Play A Game

View previous topic View next topic Go down 
AuthorMessage
Misafir
Guest


Let's Play A Game Empty
PostSubject: Let's Play A Game   Let's Play A Game Icon_minitimeSat 28 Jul - 22:12

Let's Play A Game VbvX6

Sabaha karşı 03.00 civarı,
Hava karanlık, nemli
Etrafta dolanan birkaç araba hariç hiç kimse yok.
Back to top Go down
Misafir
Guest


Let's Play A Game Empty
PostSubject: Re: Let's Play A Game   Let's Play A Game Icon_minitimeSat 28 Jul - 22:56


    Kızıl saçlarını elleriyle arkasına attı ve gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı. Acıkmıştı, üç gündür beslenmiyordu. Bu açlık normal bir açlık değildi elbette, insanlar gibi yemek istemiyordu. Kan istiyordu. O yüzden de açlıktan ziyade susuzluktu onunkisi. Delirecekti, ihtiyacı vardı ve kendini durdurmamalıydı. Bu lanet saatte kendini evinden zor atabilmişti. Klanının koyduğu o kural olmasaydı eğer, herhangi bir eve girip içeride kim var kim yoksa hepsinin boğazını deşip leşlerini orada bırakabilir, kahkalar eşliğinde de oradan ayrılabilirdi. Ama -di, yani yapamaz, yasak. Darja'ya sadık kalacaktı, yoksa canından olurdu. Gerçi onun bir canı yoktu. O yaklaşık 48 sene önce ölmüştü, o zamandan beri bir ölüydü ama insanlardan üstündü elbette. Hem de her yönden... Bu düşüncelerden sıyrıldığında kaldırımda yere yığıldı. Güçsüzdü, başı çatlayacak gibi ağrıyordu. Başını ellerinin arasına aldı. Ellerini ittirdikçe ağrısı geçecek gibiydi ama olmuyordu işte, geçmiyordu. Tek çözüm yolu kalmıştı onun için: bir insanı etkileyip ondan beslenecekti. Ama kimden? Bu saatte hangi salak dışarıda gezerdi ki? En iyisi bir bara gitmekti, orada bir sürü genç kan bulunurdu nasıl olsa. Ya da Darja'nın yerine de gidebilirdi, Violent Pleasures'a. Hangisi daha yakınsa artık... Yürümeye başladı vampir. Savurulan kızıl saçları ve mavinin en güzel tonundan oluşan gözleriyle tam bir tanrıçaya benziyordu. Hem de bu haldeyken bile... Acıyla kıvranırken bile inanılmaz derecede güzeldi. Beyaz teni sokak lambalarının altından geçerken pırıl pırıl parlıyordu.

    O sırada karşıdaki kaldırımda bir kıpırtı gördü genç vampir. Dikkatle bakınca siyah kapşon giymiş bir kişi olduğunu fark etti. Belki bir insandı, yada aşağıdünyalı da olabilirdi. İnsan olmasını umdu, bara kadar gidecek gücü yoktu, neredeyse tükenmişti. Yürümeyi bıraktı, bulunduğu yerde durdu ve siyah kapşonluyu izlemeye koyuldu. Dudakların büzdü ve hareketlerini takip ederek ırkına karar vermeye çalıştı. Zaten sırtını dönmüştü, yüzü görünmüyordu, o yüzden çok daha zordu karar vermek. En sonunda yanına gitmeye karar verdi. En kötü ne olabilirdi ki? İnsan olma ihtimali de vardı ve bu ağzının sulanmasına yetiyordu. Hızlı adımlarla karşıya geçti. Kapşonluya yaklaştıkça heyecanlanıyordu, ağzı sulanıyordu. Vücudundaki damarlarından geçen kanın akışını duymaya çalıştı ama olmadı. Ya insandı ama Marge duyabilcek kadar yakınında değildi, ya da siyah kapşonlu bir aşağıdünyaıydı. Anlamanın tek bir yolu vardı, çocukla yüz yüze gelmeliydi.

    Ellerini göğsünde birleştirdi ve en çekici sesiyle çocuğa seslendi. "Merhaba tatlım." Çocuk ona döndüğünde boynundaki damarın nasıl attığını görmenin heyecanıyla gözleri çocuğun boynuna kaydı ama yok, değildi. Demek ki bir aşağıdünyalıydı. Hayal kırıklığına uğramıştı. Demek ki bu gece de beslenemeyeckti ve bu baş ağrısı devam edecekti. Gözleri kısılmış bir vaziyette tekrar çocuğa seslendi. Sesi hayli soğuktu. "Nesin sen?" Çocuk ona şaşkın şaşkın bakarken en çekici haliyle gülümsedi. Çocuğun cevabını bekliyordu. Kurtadam yada peri olabilirdi. Belki de tıpkı Marge gibi bir vampirdi. Bembeyaz tenine bakılırsa Marge kendi ırkına rastlamıştı.

Back to top Go down
 

Let's Play A Game

View previous topic View next topic Back to top 
Page 1 of 1

Permissions in this forum:You cannot reply to topics in this forum
Unwonted Dimension RPG :: Brooklyn (Kings County)-
Free forum | ©phpBB | Free forum support | Report an abuse | Forumotion.com